19 Kasım 2013 Salı
Dışındayım..
Ne düzenli bir iş , ne iyi bir konut, ne sizin ' medeni durum ' dediğiniz durumsuzluk ne de başarılı bir birey olmak ya da sayılmak benim gerçeğim değil.Ama insanın gerçek yeteneğini tüm yaşamını , kanını aklını,varoluşunu, verdiği iç dünyasının olgularının sizler için bir önemi yok ki..Bırakın insan onları kendisiyle gömsün ama hayır hiç değilse susarak hepsini yüzünüze haykırmak istiyorum.Sizin düzeninizle , akıl anlayışınızla , namus anlayışınızla , başarı anlayışınızla hiç bağdaşan yanım yok.Aranızda dolaşmak için giyiniyorum hem de iyi giyiniyorum.İyi giyinene iyi yer verdiğiniz için aranızda dolaşmak için çalışıyorum , istediğimi çalışmama izin vermediğiniz için,içgüdülerimi hiçbir işte uygulamama izin vermediğiniz için.Hiçbir çaba harcamadan bunları yapabiliyorum,birşey yapıldı sanıyorsunuz.Yaşamım boyunca içimi kemirttiniz.Evlerinizle , okullarınızla, işyerlerinizle , özel yada resmi kuruluşlarınızla içimi kemirttiniz.Ölmek istedim dirilttiniz yazı yazmak istedim aç kalırsın dediniz , aç kalmayı denedim serum verdiniz , delirdim kafama elektrik verdiniz hiç arkadaş olamayacağım insanlarla biraraya geldim yine arkadaş olduk.Ben efendim ben bütün bunların dışındayım ..
14 Ekim 2013 Pazartesi
Kardeşim..
Mevlana gibi sevmek son zamanlar da düşündüğüm tek şey bu sen sev kardeşim karşında ki istediği kadar eksik olsun inancını yıksın kutsalına saygısızlık yapsın hatta bir cümlesi ile seni devirsin sen yinede ah etme hoşgör ha ama gidip köle olma onun ayrımını yap sevgi bak bu bahsettiğim hoşlanma , şehvet , gösteriş değil yanlış anlama bu bahsettiğim sevgi öyle ki seni hezimete dahi uğratsa kötü düşünemediğin bu sevgi öyle bi sevgi ki ölümünü bağışladığın.Sen bunu yaşamanın bunu hissetmenin ne kadar zor hatta çok zor olduğunun farkına vardın mı karşında ki varamıyor mu ? Varsın olsun anlamasın sen zaten onu her eksiğiyle sevmedin mi? Gerçek sevgi farkını belli eder senin için herşey kolaydır üstesinden gelemeyeceğin şey yoktur o bu şu senin için mum gibidir üflersin sönerler.Bunun adına kezbanlık kamillik diyenlerin yüzüne bakarken öykünme yaptıkları daşşakların altında ki çaresizliklerini görmeye çalış yalnızlıklarını paylaş.Karşında ki insanı koşulsuz sevmenin ayrıcalığını en iyi onlar bilir diledikleri eksikliklerini sen yaşıyorsundur insanı huylarından dolayı seni baltalasalarda sen yolundan şaşma.Mevlana ile şems'in birbirine duyduğu aşk için ' şems gibi murşid çok ama mevlana gibi murid hani ' derler.Anlamak anlayabilmek o kadar zor değil kapıyı baştan kapatınca kilit üstüne kilit vurunca herşey zor insan için tabi ki ama en kolay olan bu değil mi zaten ? Kilit vurmak, zor olan kilitleri aşmak sen tüm bunları yapmalısın ama bunları birileri biri için değil sevgiye hürmetinden yapmalısın bu ikisini karıştırmamak gerekli.
Uzun lafın kısası kardeşim soyun hiç ol ten'den can'dan vazgeç vazgeç ki hakkını verebilesin vazgeç ki gece uyuduğun da rahat olabilesin..
12 Ekim 2013 Cumartesi
Demedim mi ?
Oraya gitme demedim mi sana ?
Seni yalnız ben tanırım demedim mi ?
Demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi benim ?
Birgün kızsan bana alsan başını yüzbin yıllık yere gitsen dönüp kavuşacağın yer benim demedim mi ?
Demedim mi şu görünene razı olma
Demedim mi sana yarışır otağ kuran benim asıl onu süsleyen bezeyen benim demedim mi ?
Kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi ? Demedim mi senin uçmanı sağlayan benim , senin kolun kanadın benim demedim mi ?
Demedim mi yolunu vururlar senin
Demedim mi soğuturlar seni
Oysa senin ateşin benim sıcaklığın benim demedim mi ?
Türlü şeyler derler sana demedim mi ?
Kötü huylar edinirsin demedim mi ?
Ben bir denizim demedim mi sana ?
Sen bir balıksın demedim mi ?
Demedim mi o kuru denizlere gitme sakın.
Senin duru denizin benim demedim mi ?
Seni yalnız ben tanırım demedim mi ?
Demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi benim ?
Birgün kızsan bana alsan başını yüzbin yıllık yere gitsen dönüp kavuşacağın yer benim demedim mi ?
Demedim mi şu görünene razı olma
Demedim mi sana yarışır otağ kuran benim asıl onu süsleyen bezeyen benim demedim mi ?
Kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi ? Demedim mi senin uçmanı sağlayan benim , senin kolun kanadın benim demedim mi ?
Demedim mi yolunu vururlar senin
Demedim mi soğuturlar seni
Oysa senin ateşin benim sıcaklığın benim demedim mi ?
Türlü şeyler derler sana demedim mi ?
Kötü huylar edinirsin demedim mi ?
Ben bir denizim demedim mi sana ?
Sen bir balıksın demedim mi ?
Demedim mi o kuru denizlere gitme sakın.
Senin duru denizin benim demedim mi ?
7 Ağustos 2013 Çarşamba
Yine birgün bukowski ile içerken..
Beni tanıyan herkesin size söyleyebileceği gibi , makul biri değilim.Kötü adamı sevdim hep , kanunsuzu , hergeleyi.İyi işleri olan sinek kaydı traşlı , kravatlı tiplerden hoşlanmam.Ümitsiz adamları severim dişleri kırık,usları kırık , yolları kırık adamları.İlgimi çekerler küçük süpriz ve patlamalarla doludurlar.Adi kadınlardan da hoşlanırım.Çorapları sarkmış , makyajları akmış , sarhoş ve küfürbaz kadınlardan.Azizlerden çok sapkınlar ilgilendiriyor beni.Serserilerin yanında rahatımdır , çünkü bende serseriyim.Kanun sevmem , ahlak sevmem , din sevmem , kural sevmem.Toplumun beni şekillendirmesinden hoşlanmam.
30 Temmuz 2013 Salı
Falan Filan
Şimdi biz neyiz biliyor musun ? Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.Birbirine uzanamayan boşlukta iki yalnız yıldız gibi acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz.Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca.Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız.
Ne kalacak bizden ?
Bir mektup , bir kart , birkaç satır ve benim şu kırık dökük şiirim.Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden bizden diyorum , ikimizden ne kalacak ?
Ne kalacak bizden ?
Bir mektup , bir kart , birkaç satır ve benim şu kırık dökük şiirim.Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden bizden diyorum , ikimizden ne kalacak ?
27 Temmuz 2013 Cumartesi
ah wolf ah
Wolf benim sevdiğim yazarlar arasında kendime en yakın bulduğum olmuştur hep neden yakın bulduğumu hiç anlamamıştım wolf'un intihar mektubunu okuyana kadar..Sanırım en güzel intihar mektubudur en güzel veda etme şeklidir.Herşeyin farkında olmanın ağırlığını taşıyamamakla beraber dünyada en çok sevdiği kocasına hitabıyla..Bu mektubu paylaşmak ve onu onurlandırmak istedim..
Sevgilim
Yeniden aklımı kaçıracağıma eminim.Bu berbat dönemlerden birine daha tahammül edemeyeceğimizi hissediyorum.
Bu kez iyileşemeyeceğim , sesler duymaya başladım , dikkatimi toplayamıyorum.Bu yüzden en iyi şey neyse onu yapacağım.
Sen bana dünyada ki en büyük mutluluğu verdin.Elinden geleni yaptın.Bu korkunç hastalık gelene kadar iki insanın bizim kadar mutlu olabileceğini sanmazdım.
Artık bununla savaşamıyorum.Senin hayatını berbat ettiğimin farkındayım ben olmasam çalışabilirsin çalışacaksında buna eminim görüyorsun şunu bile doğru dürüst yazamıyorum , okuyamıyorum.
Söylemek istediğim şu : Hayatımda ki bütün mutluluğu sana borçluyum , bana çok sabır gösterdin inanılmaz derecede iyi davrandın bunu söylemek istiyorum zaten herkes biliyor bunu kurtulmam mümkün olsaydı beni kurtaran sen olurdun.Her şeyimi yitirdim yalnızca senin iyi biri olduğuna inancım kaldı geriye senin hayatnı daha fazla rezil edemem.Bizim kadar mutlu olabilecek iki insan daha düşünemiyorum.
Sevgilim
Yeniden aklımı kaçıracağıma eminim.Bu berbat dönemlerden birine daha tahammül edemeyeceğimizi hissediyorum.
Bu kez iyileşemeyeceğim , sesler duymaya başladım , dikkatimi toplayamıyorum.Bu yüzden en iyi şey neyse onu yapacağım.
Sen bana dünyada ki en büyük mutluluğu verdin.Elinden geleni yaptın.Bu korkunç hastalık gelene kadar iki insanın bizim kadar mutlu olabileceğini sanmazdım.
Artık bununla savaşamıyorum.Senin hayatını berbat ettiğimin farkındayım ben olmasam çalışabilirsin çalışacaksında buna eminim görüyorsun şunu bile doğru dürüst yazamıyorum , okuyamıyorum.
Söylemek istediğim şu : Hayatımda ki bütün mutluluğu sana borçluyum , bana çok sabır gösterdin inanılmaz derecede iyi davrandın bunu söylemek istiyorum zaten herkes biliyor bunu kurtulmam mümkün olsaydı beni kurtaran sen olurdun.Her şeyimi yitirdim yalnızca senin iyi biri olduğuna inancım kaldı geriye senin hayatnı daha fazla rezil edemem.Bizim kadar mutlu olabilecek iki insan daha düşünemiyorum.
24 Temmuz 2013 Çarşamba
Bazen
İçimden yazmak bile gelmiyor kelimeler ile aram bok gibi sanırım herkesi gücendirdiğim gibi kelimeleride gücendirdim.Kendi içime konuşmaktan yazma kabiliyetimi körelttim.Ama umrumda mı ? degil.Bazen herşeyi boşvermeli insan mola zamanı olmalı bazen aşk'a düşmeli bazen kavga etmeli bazen susmalı bazen avaz avaz bağırmalı bazen ağlamalı insan bazen söylemeli içindekini bazen yıkmalı duvarlarını bazen siktir git diyebilmeli ama bak bazen.Sonra bu bazenleri toplayıp çöpe atıp yine mal gibi kalmalı insan odun gibi olduğu gibi çünkü kelimeler bazen hiç bi anlam ifade etmez yetmez kelimeler yetemez bunu bilir insan o yüzden susar gider.Bunu yapan insan tabi.
10 Temmuz 2013 Çarşamba
Benim savaşım
şş.. Susun biraz kafamın içinde ki sesler susun.Hayatım boyunca hiç susmanı istemedim ama bence artık çeneni kapatman lazım beni yönlendirmekten vazgeçmen lazım senle arama girmesin diye çok şey feda etmedim mi ? Bir kerede seni feda etsem ne olur yani ? Daha soruyu sorarken hayır olmaz diyorum işte bu yüzden bozuğum ben düzeltilemeyen bir bozuk çözülemeyen lanet bir denklem.Çünkü beynim sürekli bana muhalefet ! Neden dinliyorum seni ki ? Nedeni belli değil mi diyorsun bak..Her seferinde ben haklı çıkıyorum ve bana minnet duyuyorsun diyorsun.Çok güveniyorsun kendine senin sahibin benim kendine gel bana kralcılık yapma.Gülüyor sadece gülüyor ben kızdıkça o kahkaha atıyor..
Bu sefer fena karşı karşıya geldik ama o diretiyor ben diretiyorum bazen o galip geliyor uysallaştırıyor beni kandırıyor susuyorum ona bırakıyorum kendimi sonra uyanıyorum çünkü aramıza giren şey bu defa güçlü o da biliyor bunu o yüzden bazen dinlenmek istiyor geri çekiyor kendini , ben tamam diyorum artık geri çekildi kazandım derken bana geçmişten , oradan buradan sürekli birşeyler bulup çıkarıyor.Neden yapıorsun bunu diyorum seni ben bilirim ve bir ben anlarım diyor tam bir bencil kıskanç ve çoğunlukla haklı olması beni deli ediyor.Aramıza giren'e şans vermesi için onu ikna etmeye çalışıyorum ilk başlarda dinlemiyordu sonra bir göz atmaya başladı biraz ilgisini çekti sonra birkaç şeyi beğenmeye başladı o zamanlar beni biraz rahat bırakıyordu ama bu sefer ilginç olduğunu o da kabul etti.En azından bir konuda uzlaşmıştık ama problemlerimiz çoktu ve bunlar yorucuydu kesinlikle tahammülü yoktu zaaflara ve bu zaaflardan dolayı yıkılan herşeyi toplayacak olanın kendisi olduğunu bilmesine bu yüzden asla vazgeçmeyecekti sürekli ince noktalar yakalamaya uğraşacak ve bunların üzerinden bana saldıracaktı.Beni vuracağı yerleri iyi biliyordu sanırım en iyi düşmanım kendi beynimdi..
İlk zamanlar karakterimden vurdu beni sürekli karakterim'i araya sokuyor ve benle çatıştırıyordu ama karakterim benim elimdeydi onu ehlileştirmiştim ve bu hamleyi ben kazandım.Sonra en nefret ettiğim tarafımı öfke mi saldı üstüme gerçekten daha öncesinden tecrübem olmasaydı öfkem beni ve herşeyi yıkabilirdi.İki sıfır olunca durum kendini dinlenmeye çekti planlarını yapıyordu büyük bir şey gelecekti biliyordum ama tahmin bile edememişim yapacağını.Benimle olduğunu açıkladı bana aramıza giren'i izlediğini ve artık şüphelerinden kurtulduğunu , onay verdiğini söyledi.Tabi ki aptal gibi inanmadım ilk zamanlar ama bana yardımcı olmaya başladı aramıza giren güzel şey'in göremediğim taraflarını gösterdi aslında gerçekten değer diye pohpohladı beni..O zaman karar verdim ve adım attım.Adım atar atmaz elinde sakladığı ne kadar koz varsa hepsini üstüme yolladı.Tutku , kibir , ego , gurur vs.vs.. Günlerce gecelerce hepsiyle uğraştım zarar verdim zarar gördüm tutkuları basıtrdım , kibirimi ezdim karşısında aciz kaldığım iki şey kaldı ego ve gurur egom ile daha öncesinde çok savaşlara girdiğim için onu yenmekten herşeyin dışında bir zevk alıyordum ugraşmadan yenebilirdim fakat uğraşmak daha zevkli geliyordu ugraşarak acıtarak ağlatarak yendim onu ama gurur .. Gurur benim herzaman en sevdiğim evladım olmuştu hem çirkindi hemde çok güzel onu yenmeyi hiç istemiyordum bunu bildiği için en büyük silah olarak onu önüme sundu o zaman bir anlaşma yapmaya karar verdim gururun karşılığında dengeli bir zaman antlaşması aramız giren şey'den vazgeçmeyecektim ama üstünede gitmeyecektim kendi halinde orada kalacaktı ama ben artık etki etmeyecektim o da buna karşılık müdahale etmeyecekti ve gururu olduğu gibi bırakacaktı.Sonun da anlaşmaya varabildik derken sonuna bir madde ekledi..
* Aramıza giren Aşk asla benden üstün gelmeyecektir.
Bu sefer fena karşı karşıya geldik ama o diretiyor ben diretiyorum bazen o galip geliyor uysallaştırıyor beni kandırıyor susuyorum ona bırakıyorum kendimi sonra uyanıyorum çünkü aramıza giren şey bu defa güçlü o da biliyor bunu o yüzden bazen dinlenmek istiyor geri çekiyor kendini , ben tamam diyorum artık geri çekildi kazandım derken bana geçmişten , oradan buradan sürekli birşeyler bulup çıkarıyor.Neden yapıorsun bunu diyorum seni ben bilirim ve bir ben anlarım diyor tam bir bencil kıskanç ve çoğunlukla haklı olması beni deli ediyor.Aramıza giren'e şans vermesi için onu ikna etmeye çalışıyorum ilk başlarda dinlemiyordu sonra bir göz atmaya başladı biraz ilgisini çekti sonra birkaç şeyi beğenmeye başladı o zamanlar beni biraz rahat bırakıyordu ama bu sefer ilginç olduğunu o da kabul etti.En azından bir konuda uzlaşmıştık ama problemlerimiz çoktu ve bunlar yorucuydu kesinlikle tahammülü yoktu zaaflara ve bu zaaflardan dolayı yıkılan herşeyi toplayacak olanın kendisi olduğunu bilmesine bu yüzden asla vazgeçmeyecekti sürekli ince noktalar yakalamaya uğraşacak ve bunların üzerinden bana saldıracaktı.Beni vuracağı yerleri iyi biliyordu sanırım en iyi düşmanım kendi beynimdi..
İlk zamanlar karakterimden vurdu beni sürekli karakterim'i araya sokuyor ve benle çatıştırıyordu ama karakterim benim elimdeydi onu ehlileştirmiştim ve bu hamleyi ben kazandım.Sonra en nefret ettiğim tarafımı öfke mi saldı üstüme gerçekten daha öncesinden tecrübem olmasaydı öfkem beni ve herşeyi yıkabilirdi.İki sıfır olunca durum kendini dinlenmeye çekti planlarını yapıyordu büyük bir şey gelecekti biliyordum ama tahmin bile edememişim yapacağını.Benimle olduğunu açıkladı bana aramıza giren'i izlediğini ve artık şüphelerinden kurtulduğunu , onay verdiğini söyledi.Tabi ki aptal gibi inanmadım ilk zamanlar ama bana yardımcı olmaya başladı aramıza giren güzel şey'in göremediğim taraflarını gösterdi aslında gerçekten değer diye pohpohladı beni..O zaman karar verdim ve adım attım.Adım atar atmaz elinde sakladığı ne kadar koz varsa hepsini üstüme yolladı.Tutku , kibir , ego , gurur vs.vs.. Günlerce gecelerce hepsiyle uğraştım zarar verdim zarar gördüm tutkuları basıtrdım , kibirimi ezdim karşısında aciz kaldığım iki şey kaldı ego ve gurur egom ile daha öncesinde çok savaşlara girdiğim için onu yenmekten herşeyin dışında bir zevk alıyordum ugraşmadan yenebilirdim fakat uğraşmak daha zevkli geliyordu ugraşarak acıtarak ağlatarak yendim onu ama gurur .. Gurur benim herzaman en sevdiğim evladım olmuştu hem çirkindi hemde çok güzel onu yenmeyi hiç istemiyordum bunu bildiği için en büyük silah olarak onu önüme sundu o zaman bir anlaşma yapmaya karar verdim gururun karşılığında dengeli bir zaman antlaşması aramız giren şey'den vazgeçmeyecektim ama üstünede gitmeyecektim kendi halinde orada kalacaktı ama ben artık etki etmeyecektim o da buna karşılık müdahale etmeyecekti ve gururu olduğu gibi bırakacaktı.Sonun da anlaşmaya varabildik derken sonuna bir madde ekledi..
* Aramıza giren Aşk asla benden üstün gelmeyecektir.
18 Haziran 2013 Salı
Duran Adam
Duran Adam !
Aslında sadece bu bile yeter anlatmaya işte orada duran bir adam..
Sessiz ,tepkisiz ,çığlık çığlığa , içinde ,biriktirdiklerini duruşuyla yansıtan ,Atasına ölümsüzlüklerini tarihe yazdıran kardeşleri Ethem'e Abdo'ya saygısını sunan , şaşkınlıkla tepki versin diye üstünü başını pervasızca bir saçmalıkla arayan polise içinden attığı kahkahasıyla , Ve orantısız zekasıyla orada öylece duran adam.
Hala anlayamanlar için Duran Adam bu direnişin simgesidir.En güzel tablosudur hatta, biz doya doya seyrediyoruz sizin nasıl seyrettiğinizide biliyoruz.
Saygılar duran tüm adamlara..
Aslında sadece bu bile yeter anlatmaya işte orada duran bir adam..
Sessiz ,tepkisiz ,çığlık çığlığa , içinde ,biriktirdiklerini duruşuyla yansıtan ,Atasına ölümsüzlüklerini tarihe yazdıran kardeşleri Ethem'e Abdo'ya saygısını sunan , şaşkınlıkla tepki versin diye üstünü başını pervasızca bir saçmalıkla arayan polise içinden attığı kahkahasıyla , Ve orantısız zekasıyla orada öylece duran adam.
Hala anlayamanlar için Duran Adam bu direnişin simgesidir.En güzel tablosudur hatta, biz doya doya seyrediyoruz sizin nasıl seyrettiğinizide biliyoruz.
Saygılar duran tüm adamlara..
12 Haziran 2013 Çarşamba
Gezi Parkı
Gezi parkı neydi ?
Gezi parkı daha dün bunlardan bir şey olmaz ya dediğimiz insanların başlattığı sevgi ve barış dolu bir eylemdi.
Gezi parkı neydi ?
Gezi parkı iki üç ağaç değil iki üç güzel insanın iki üç pankart ve çadırı ile sesini duyurmasıydı.
Gezi parkı neydi ?
Gezi parkı bu güzel insanların seslerini kesmeleri için atılan gazlara sessiz kalmayan bin iki bin insanın duyarlılığıydı.
Gezi parkı neydi ?
Gezi parkı bin iki bin kişiye yapılan (sert) müdahalelere pamuk yürekli annelerimizin , amcalarımızın, teyzelerimizin aş'ını pişirdiği tenceresini alıp sokaklara dökülmesiydi.
Gezi parkı neydi ?
Gezi parkı ÇaRşı'sının içinde bütünleştirdiği Fb'si Gs'si Ts'si idi.
Gezi parkı neydi ?
Gezi parkı '' Her yer Taksim Her yer Direniş '' diye haykıran illerin bütünüydü.
Gezi parkı neydi ?
Gezi parkı Kutsal saydığı Atasına hakaret eden yıllarca gözyaşı dinmeyen şehit ailesini hiçe sayan özgürlüklerine müdahale eden içtiğine,giydiğine,izlediğine karışan ve kendini son derece haklı bulan büyük zat'a ' Orada dur (!) ' demekti.
Gezi parkı neydi ?
Gezi parkı Başbakanımız dediğimiz insanın hakaretlerine bile zekasıyla ve mizahıyla cevap vermekti.
Gezi parkı neydi ?
Gezi parkı bütünleşmekti , gezi parkı birleşmekti , gezi parkı Direnmekti..
Dilimizi bile anlamayan , Saygı duymayan ama saygı bekleyen , Bir Ülke başbakanına yakışmayacak kelimelerle halkım gençliğim dediği insanlara hakeret eden , kendisi için önemli olmadığını hep belirttiği halde (bugün taktığı kravat giydiği ekose ceketini Atama borçlu olduğu halde) kutsal saydığımız Atamıza hakaret eden , Ortalığı dinginleştirmek için sadece çıkıp yanımızda olduğunu söyleyecek kadar cesareti olmayan aksine ortalığı karıştırıp kardeşi kardeşe kırdıracağını söyleyen bir insan'a göre gezi parkı sadece 3-5 bilemedin tencere tava bilemedin çapulcu'dan fazlası değildir.
Saygılarımla..
Gezi parkı daha dün bunlardan bir şey olmaz ya dediğimiz insanların başlattığı sevgi ve barış dolu bir eylemdi.
Gezi parkı neydi ?
Gezi parkı iki üç ağaç değil iki üç güzel insanın iki üç pankart ve çadırı ile sesini duyurmasıydı.
Gezi parkı neydi ?
Gezi parkı bu güzel insanların seslerini kesmeleri için atılan gazlara sessiz kalmayan bin iki bin insanın duyarlılığıydı.
Gezi parkı neydi ?
Gezi parkı bin iki bin kişiye yapılan (sert) müdahalelere pamuk yürekli annelerimizin , amcalarımızın, teyzelerimizin aş'ını pişirdiği tenceresini alıp sokaklara dökülmesiydi.
Gezi parkı neydi ?
Gezi parkı ÇaRşı'sının içinde bütünleştirdiği Fb'si Gs'si Ts'si idi.
Gezi parkı neydi ?
Gezi parkı '' Her yer Taksim Her yer Direniş '' diye haykıran illerin bütünüydü.
Gezi parkı neydi ?
Gezi parkı Kutsal saydığı Atasına hakaret eden yıllarca gözyaşı dinmeyen şehit ailesini hiçe sayan özgürlüklerine müdahale eden içtiğine,giydiğine,izlediğine karışan ve kendini son derece haklı bulan büyük zat'a ' Orada dur (!) ' demekti.
Gezi parkı neydi ?
Gezi parkı Başbakanımız dediğimiz insanın hakaretlerine bile zekasıyla ve mizahıyla cevap vermekti.
Gezi parkı neydi ?
Gezi parkı bütünleşmekti , gezi parkı birleşmekti , gezi parkı Direnmekti..
Dilimizi bile anlamayan , Saygı duymayan ama saygı bekleyen , Bir Ülke başbakanına yakışmayacak kelimelerle halkım gençliğim dediği insanlara hakeret eden , kendisi için önemli olmadığını hep belirttiği halde (bugün taktığı kravat giydiği ekose ceketini Atama borçlu olduğu halde) kutsal saydığımız Atamıza hakaret eden , Ortalığı dinginleştirmek için sadece çıkıp yanımızda olduğunu söyleyecek kadar cesareti olmayan aksine ortalığı karıştırıp kardeşi kardeşe kırdıracağını söyleyen bir insan'a göre gezi parkı sadece 3-5 bilemedin tencere tava bilemedin çapulcu'dan fazlası değildir.
Saygılarımla..
30 Mayıs 2013 Perşembe
İki kuş
İki kuş gördüm az önce yol kenarına beraber kondular hararetli bir şekilde muhabbet ettiler sonra birbirlerini öptüler tatlı telaşlı bir öpüş geldikleri gibi beraber uçup gittiler bugün iki kuş gördüm ben.
İnsanların başaramadığını başaran iki küçük kuş neden insanım diye sorgulatan iki minik canlı evet diyeceklerim bu kadar..
İnsanların başaramadığını başaran iki küçük kuş neden insanım diye sorgulatan iki minik canlı evet diyeceklerim bu kadar..
10 Mayıs 2013 Cuma
Ümit Yaşar Oğuzcan'a Saygılar Kuşağı..
Senden hiç ayrılmamak vardı , zamanı durdurmak.Bütün saatleri parçalamak vardı.İsyan içindeyim neydi bu çaresizlik? Bizi çepeçevre saran bu dört duvar neydi ? Bir ara tanrıyı düşündüm , peygamberleri , dinleri , kitapları düşündüm.Boş inançlarımız mıydı çaresizliği yaratan? o bizim eserimiz miydi ? Öyleyse neden bizden büyüktü , güçlüydü ? Bunca yıl neyi aramış , kimi özlemiştim ?Madem ki benim olmayacaktın neden seni karşıma çıkardılar ? Kim yaptı bunu ? bu kötülükler kimin eseri ? Tanrının işi yok da bizi mi görsün ? öyleyse kime inanacağız ? o kitaplar ki sabırdan bahsediyor.Ama ne kadar ? nereye kadar ? o dinler ki duadan bahsediyor.Kime niçin ve ne zaman? o peygamberler hiç sevmediler mi ? Ben sana inanıyorum kitaplara değil.Ben seni istiyorum dua değil , sabır değil.
Artık gideceksin biliyorum , vakit geç oldu.Yatakta izin kalacak , havada kokun ve yastığın üzerinde bir iki tel saçlarından.Telaş içinde giyinmeye başlayacaksın ( çoraplarında eğrilik var ) diyeceğim , düzelteceksin.Dudaklarını boyarken eğilip ensenden öpeceğim için sevgiyle dolacak gözlerin ışıl ışıl ( üzülme üzülme diyeceksin yine geleceğim ) ya gelmezsen ? hayır hayır geleceğine inanıyorum , yine gideceğini bilmek kötü.Dayanılmaz bir şey bu hatırlıyorum ; elini uzattın ( hoşcakal ) dedin ve gittin.Gözden kayboluncaya kadar baktım arkandan , sonra kapıyı kapattım , bir başka kapı açıldı yalnızlığa.
Yürüyemiyordum , oturamıyordum , yattım uyuyamadım.Sanki yerçekiminden kurtulmuştum , boşluktaydım , ağırlığım kalmamıştı , elimde tam nabzımın üzerinde bir saat işliyordu her şeyden habersiz.Çıkardım duvara çarptım parçalandı ve durdu.Fakat sadece saatin sesiydi kaybolan , yoksa zaman ilerliyordu..
29 Nisan 2013 Pazartesi
Tehlikeli Oyunlar..
Merhaba Albayım ..
Beni bi rahat bırakın telefonu alın interneti alın beni bi adaya yollayın yanıma biraz kitap biraz müzik verin bir türlü anlayamadıgım bu hayata geliş sebebimden uzaklaştırın beni.Gün doldurmaktan öteye geçmeyen zaman biraz durulsun huzur denilen şey hep yalnızlıktır diye düşündüm ben o yüzden hep yalnız olmayı tercih ettim yalnızlığımla arama kimseyi sokmadım bu yüzden hep kaybetmişim öyle diyorlar kazancım ne olacaktı merak etmedim ki hiç.Bir insan bir insanı ne kadar anlayabilir ki ? Yeşil yol filmin de ki john coffey gibi elini tutup hissettiklerini karşında ki kişiye hissettirme şansımız yok ki.İnsanlar sürekli karşısında ki kişiden onu anlamasını zorunlu bir beklenti haline getiriyor bu zorbalık değil mi ? Barbarca değil mi ? Herkesin kendine ait bir dünyası vardır ben buna inanıyorum ama o dünyaya birilerini almak mesele budur.Ne zaman kapıyı açmak istesen karşında ki insanlar hep bi insanlık yapar.İnsanlık diyorum evet çünkü insanoğlu doguştan nankördür sütünü emdiği insana sırtını çevirir ki bu en basit örneklerden biri o yüzden insanlar yara bere içinde o dünyasında çırpınıp durur sesini duyuramaz kendisini anlatamaz zordur çünkü.
Tabi bu söylediklerim derinlemesine yaşayan insanlar içindir ki çok az kaldılar bu örnekler o yüzden ne zaman böyle insanlar görsem kendim gibi yüzümde bir tebessüm oluşur konuşmaya gerek yoktur o beni ben onu o tebessümden selamlarız o bir dakika buluşan gözlerimizde film şeriti gibi geçer yaşadıklarımız sonra kırık bir veda ile iki dakikada yalnızlıgımızın ortak noktasında buluşmanın keyfini yaşar ve tekrar dünyamıza döneriz.İnsanlar 2'e ayrılır demişti einstein iyi ve kötü olarak bende 2'e ayırıyorum insanları yüzeysel ve derinlemesine diye.Derinlemesine yaşayanları gördügümde aldığım haz ile yüzeysellerde hissettiğim boşluk benide boşluğa sürüklüyor neden nasıl niçin diye sorgulamaya başlıyorum herşeyi sonra kendimi tekrar o yüzeysel insanlara yüzeysel maskemi takıp gülümserken buluyorum çünkü ne kadar sorgularsan o kadar anlamsızlaşıyor.
İşte olaylar olaylar ..
L&M'da ki ismail abi olarak bakın hayata ismail abi gibi saf ismail abi gibi beklentisiz,telaşsız ve hayatınızda ki beklentileri en aza indirin çünkü beklenti boktandır.Tabi şimdi bu kadar karamsarlıkta göz korkutuyor hiç mi sizi sizin gibi anlayacak insanlar olamaz ? Tabi ki olabilir imkansız degil ama kanalizasyonda herkesin kendisini bir bok sanması olayı varya heh işte var gerisini sen anla..
Tabi bu söylediklerim derinlemesine yaşayan insanlar içindir ki çok az kaldılar bu örnekler o yüzden ne zaman böyle insanlar görsem kendim gibi yüzümde bir tebessüm oluşur konuşmaya gerek yoktur o beni ben onu o tebessümden selamlarız o bir dakika buluşan gözlerimizde film şeriti gibi geçer yaşadıklarımız sonra kırık bir veda ile iki dakikada yalnızlıgımızın ortak noktasında buluşmanın keyfini yaşar ve tekrar dünyamıza döneriz.İnsanlar 2'e ayrılır demişti einstein iyi ve kötü olarak bende 2'e ayırıyorum insanları yüzeysel ve derinlemesine diye.Derinlemesine yaşayanları gördügümde aldığım haz ile yüzeysellerde hissettiğim boşluk benide boşluğa sürüklüyor neden nasıl niçin diye sorgulamaya başlıyorum herşeyi sonra kendimi tekrar o yüzeysel insanlara yüzeysel maskemi takıp gülümserken buluyorum çünkü ne kadar sorgularsan o kadar anlamsızlaşıyor.
İşte olaylar olaylar ..
L&M'da ki ismail abi olarak bakın hayata ismail abi gibi saf ismail abi gibi beklentisiz,telaşsız ve hayatınızda ki beklentileri en aza indirin çünkü beklenti boktandır.Tabi şimdi bu kadar karamsarlıkta göz korkutuyor hiç mi sizi sizin gibi anlayacak insanlar olamaz ? Tabi ki olabilir imkansız degil ama kanalizasyonda herkesin kendisini bir bok sanması olayı varya heh işte var gerisini sen anla..
1 Mart 2013 Cuma
Ey Kadın ...
Adem ile Havva'dan beri kadın ve erkek aşk ve sex üzerine ilişkiler , kavgalar , savaşlar yaşadı gelin görün ki teknolojinin tavan yaptıgı bu yıllarda aşkla ilgili hiçbir ilerleme kaydedilmedi.Herbokun çaresini bulan insanlarımız aşkın çaresini bulamıyorlar.Bana göre aşk adem ile havvadan dolayı lanetli birşey.Konumuz aşk değil tabi ki aşkla başladık çünkü konumun odak noktası aşktan geçiyor.Yazmak istediğim durum kadın.
Kadın bu dünyanın olmazsa olmazsı cidden bunu feministçe bir yaklaşımmış gibi algılamayın.Bana göre kadının önemini bilen hatta kadının üstünlüğünü kabul eden her cins çok zekidir birşeylerin farkındadır.Bugün başarılı yada başarısız tüm erkeklerin kıçını toplamak kadına düşer ama kadın öyle değildir kadın tek başına bir cumhuriyettir.Çok çeşitli kadınlar görmemiz mümkündür bana göre ise kadın iki tiptir.
Özgüvenli Kadın
Özgüvensiz Kadın
Özgüvenli kadın toplum içinde ışıl ışıl parlar yaratmış olduğu etki olumlu tepkiler olarak ona geri döner.Enerjisi o kadar iyidir ki çevresinde ki insanlara güç verir.Özgüvenli kadın amazon kadınıdır idealist ve yöneticidir.Ve tüm bunları hissettirmeden uygulayacak kadarda zekidir.Çevresinde ki ikili ilişkileri çok sağlamdır kendine güveni olan kadın duruşuyla oturuşuyla ben burdayım der.Bu yüzden sinemada dizilerde veya kamu'ya maal olmuş kadın sanatçılarda bu duruşu görüp hayran oluruz.( Bu tabi ki erkekler içinde geçerli ama benim baz aldığım cins kadınlar ) Bu kadınlara milyonlarca örnek verebilirim avantajlı durumları çok fazla olsada dezavantajlarıda vardır.Bu tarz kadınlar herkesle anlaşamaz kolay ilişkiler yaşayamaz dostluk sevgililik ailesinde bile çatışmalara maruz kalır.Söylemek istediklerini karşı tarafın algılamasında en ufak bi eksiklik hissederse bu tamamen onun problemi haline gelir ama bunlar özgüvenli kadınlar için ödenmesi gereken bedellerdir.
Özgüvensiz kadınlara gelirsek..Türkiye'de maalesef özgüveni az olan hatta kendine güveni olmayan kadın sayısı daha fazladır buda kadına şiddete son protestolarından gayet aşikardır.Özgüveni eksik olan kadınlar herzaman korunmaya muhtaç tablosu çizerler kolaylıkla uyum saglayamazlar kalabalık ortamlarda negatif enerjileri eğer bilinçli bir insansanız sizi hemen çeker ve sizinde enerjinizi düşürmenize neden olur.Erkekler ( Özellikle Türk erkeği ) bu tip kadınlarla beraber olmayı severler kendilerini bir nevi superman moduna soktukları için bu kadınlara kanat olma çabasıyla onlarla iletişim kurup hayatlarına bodozlama girerler peki sonuç ? Sonuç genelde istenmeyen şiddet istenmeyen ayrılıklar acılar aglamalar sızlamalar salya sümük muhabbetler hatta dikkat çekici intiharlara kadar gider. ( Abartmıyorum daha fazlasına bile şahit oldum )
Özgüvensiz kadınlar zaten güven açısından eksik iken bu erkeğin hayatının tam manasıyla içine sıçmasından sonra dahada içlerine kapanırlar ve psikologların , eczanelerin en sevdiği müşterileri olurlar.
Dediğim gibi ben kadınları iki tip olarak değerlendiririm Güçlü - Zayıf tabi ki çok çeşitli kadınlarda görürüz ama hepsinin temelinde bu iki tip yatar güçlü kadın güçlü karakteriyle güçlü oynar oyunu Zayıf kadın ise kendisi gibi zayıf olana bile karşı koyamaz oyun oynamak bile istemez.Bu iki tip kadının tek ortak noktası aşktır.Hani şu adem ile havvadan miras kalan lanetli şey.Kadınlar söz konusu aşk ise güçlü veya zayıf aşk ilk gelip kapısını çaldığında isterse dünyada ki tüm güce hakim olsun apışır kalır.Hatta benim gözlemime göre güçlü kadın daha çok allak bullak olur ,karşısına beş bilinmeyenli denklem çıkmıştır nasıl bir yol izleyeceğini ilk başlar anlayamaz mal gibi kalır.Zayıf kadın ise kendini tamamen bırakır mutludur çünkü hayatında ilk kez farkedildiğini önemsendiğini düşünür bu sefer roller değişir aşk ilk geldiğinde zayıf kadın güçlü kadından üstündür ama sadece ilk zamanlarda..Bu geçici üstünlükle zayıf kadın ve güçlü kadın hediye olduğunu düşündükleri lanetin şırank diye suratlarına yapıştırmasıyla kendilerine gelirler.İşte burda özgüvenli kadının avantajları devreye girer özgüvenli kadın çabuk toparlanır kendine gelir ve hemen denklemi çözmeye başlar önce kendisini iyileştirir sonra çevresine bakınır enerjisini çevresindekilerin enerjisinden alır.Ve daha önce asla anlamadığı anlamak bi tarafa acıyan gözlerle baktığı özgüvensiz kadını tutar kolundan.Artık onunla ortak bir paydası vardır ve onu bi yerden anlamaya başladığı için onu hemen kendisine çekmek ister zayıf kadın ilk başta buna izin vermez tüm pencerelerini kapatır ama güçlü olan o pencereleri tek tek açar ve ona her birine farklı açıdan bakmasını ögretir.
Sonuç olarak aşık olmak kadın için aşık kalmak ise erkek için zordur.Ama kadınları hiç anlamadan bodozlama hayatlarına giren erkekler için öküzlük bakidir.Bu konuyu yazmak istedim çünkü kadına şiddeti desteklemiyorum ama kadına şiddetin sebebinin erkekler olduğunuda düşünmüyorum.Kadın şiddeti sadece kendisi isterse durdurabilir.Özgüvenini ele alarak , çizgilerini belirleyip o çizgilerden insanları haberdar ederek , saygı duyulmasını beklemeden saygıyı kazanarak..
Ey Kadın ! Şiddetine son ver !..
Kadın bu dünyanın olmazsa olmazsı cidden bunu feministçe bir yaklaşımmış gibi algılamayın.Bana göre kadının önemini bilen hatta kadının üstünlüğünü kabul eden her cins çok zekidir birşeylerin farkındadır.Bugün başarılı yada başarısız tüm erkeklerin kıçını toplamak kadına düşer ama kadın öyle değildir kadın tek başına bir cumhuriyettir.Çok çeşitli kadınlar görmemiz mümkündür bana göre ise kadın iki tiptir.
Özgüvenli Kadın
Özgüvensiz Kadın
Özgüvenli kadın toplum içinde ışıl ışıl parlar yaratmış olduğu etki olumlu tepkiler olarak ona geri döner.Enerjisi o kadar iyidir ki çevresinde ki insanlara güç verir.Özgüvenli kadın amazon kadınıdır idealist ve yöneticidir.Ve tüm bunları hissettirmeden uygulayacak kadarda zekidir.Çevresinde ki ikili ilişkileri çok sağlamdır kendine güveni olan kadın duruşuyla oturuşuyla ben burdayım der.Bu yüzden sinemada dizilerde veya kamu'ya maal olmuş kadın sanatçılarda bu duruşu görüp hayran oluruz.( Bu tabi ki erkekler içinde geçerli ama benim baz aldığım cins kadınlar ) Bu kadınlara milyonlarca örnek verebilirim avantajlı durumları çok fazla olsada dezavantajlarıda vardır.Bu tarz kadınlar herkesle anlaşamaz kolay ilişkiler yaşayamaz dostluk sevgililik ailesinde bile çatışmalara maruz kalır.Söylemek istediklerini karşı tarafın algılamasında en ufak bi eksiklik hissederse bu tamamen onun problemi haline gelir ama bunlar özgüvenli kadınlar için ödenmesi gereken bedellerdir.
Özgüvensiz kadınlara gelirsek..Türkiye'de maalesef özgüveni az olan hatta kendine güveni olmayan kadın sayısı daha fazladır buda kadına şiddete son protestolarından gayet aşikardır.Özgüveni eksik olan kadınlar herzaman korunmaya muhtaç tablosu çizerler kolaylıkla uyum saglayamazlar kalabalık ortamlarda negatif enerjileri eğer bilinçli bir insansanız sizi hemen çeker ve sizinde enerjinizi düşürmenize neden olur.Erkekler ( Özellikle Türk erkeği ) bu tip kadınlarla beraber olmayı severler kendilerini bir nevi superman moduna soktukları için bu kadınlara kanat olma çabasıyla onlarla iletişim kurup hayatlarına bodozlama girerler peki sonuç ? Sonuç genelde istenmeyen şiddet istenmeyen ayrılıklar acılar aglamalar sızlamalar salya sümük muhabbetler hatta dikkat çekici intiharlara kadar gider. ( Abartmıyorum daha fazlasına bile şahit oldum )
Özgüvensiz kadınlar zaten güven açısından eksik iken bu erkeğin hayatının tam manasıyla içine sıçmasından sonra dahada içlerine kapanırlar ve psikologların , eczanelerin en sevdiği müşterileri olurlar.
Dediğim gibi ben kadınları iki tip olarak değerlendiririm Güçlü - Zayıf tabi ki çok çeşitli kadınlarda görürüz ama hepsinin temelinde bu iki tip yatar güçlü kadın güçlü karakteriyle güçlü oynar oyunu Zayıf kadın ise kendisi gibi zayıf olana bile karşı koyamaz oyun oynamak bile istemez.Bu iki tip kadının tek ortak noktası aşktır.Hani şu adem ile havvadan miras kalan lanetli şey.Kadınlar söz konusu aşk ise güçlü veya zayıf aşk ilk gelip kapısını çaldığında isterse dünyada ki tüm güce hakim olsun apışır kalır.Hatta benim gözlemime göre güçlü kadın daha çok allak bullak olur ,karşısına beş bilinmeyenli denklem çıkmıştır nasıl bir yol izleyeceğini ilk başlar anlayamaz mal gibi kalır.Zayıf kadın ise kendini tamamen bırakır mutludur çünkü hayatında ilk kez farkedildiğini önemsendiğini düşünür bu sefer roller değişir aşk ilk geldiğinde zayıf kadın güçlü kadından üstündür ama sadece ilk zamanlarda..Bu geçici üstünlükle zayıf kadın ve güçlü kadın hediye olduğunu düşündükleri lanetin şırank diye suratlarına yapıştırmasıyla kendilerine gelirler.İşte burda özgüvenli kadının avantajları devreye girer özgüvenli kadın çabuk toparlanır kendine gelir ve hemen denklemi çözmeye başlar önce kendisini iyileştirir sonra çevresine bakınır enerjisini çevresindekilerin enerjisinden alır.Ve daha önce asla anlamadığı anlamak bi tarafa acıyan gözlerle baktığı özgüvensiz kadını tutar kolundan.Artık onunla ortak bir paydası vardır ve onu bi yerden anlamaya başladığı için onu hemen kendisine çekmek ister zayıf kadın ilk başta buna izin vermez tüm pencerelerini kapatır ama güçlü olan o pencereleri tek tek açar ve ona her birine farklı açıdan bakmasını ögretir.
Sonuç olarak aşık olmak kadın için aşık kalmak ise erkek için zordur.Ama kadınları hiç anlamadan bodozlama hayatlarına giren erkekler için öküzlük bakidir.Bu konuyu yazmak istedim çünkü kadına şiddeti desteklemiyorum ama kadına şiddetin sebebinin erkekler olduğunuda düşünmüyorum.Kadın şiddeti sadece kendisi isterse durdurabilir.Özgüvenini ele alarak , çizgilerini belirleyip o çizgilerden insanları haberdar ederek , saygı duyulmasını beklemeden saygıyı kazanarak..
Ey Kadın ! Şiddetine son ver !..
27 Ocak 2013 Pazar
Aşk'mı Toplum'dan Çıktı ? Toplum mu Aşk'tan ?
En boktan olay bize dayatılan romantik aşk filmleri yüzünden hala ruh eşin'e inanma isteğimizdir.Bugün bütün dizilerde veya filmlerde en zor en güçlü hatta en çapkın insanların bile birgün köpekler gibi aşık olup çok mutlu olduğunu belirtten filmler yüzünden beklentilerimiz fazlasıyla artıyor bunu kendimize itiraf edemesek bile bilinçaltımıza işleniyor.Zaten aşk'ı tüm zincirlerimizden kurtulup sınırsız yaşayabileceğimiz bir toplumda yaşamıyoruz aşk'ta bile toplum tarafından oluşturulan göremediğimiz ama çok şiddetli bir şekilde hissettiğimiz sınırlarımızın dışına çıksak hemen bir ciddiyet unsuru göstermemiz gerekiyor.Aile mutlaka işin içine girmeli ki toplum tarafından aile damgalanmamalı , ya da hemen bir yüzük geçirilmeli iki parmağa bak o yüzük'den sonra ve yüzükten öncesi ' Yüzüklerin Efendisi'ni bile ' sollar öyle böyle değil hani..
Peki biz insanlar ve Türkiye veya Türkiye gibi din faktörünün ağır bastığı Ülkelerde kızlar / erkekler mutlu olamadığımız zaman birbirimizi suçlamasak'da tüm bu baskıcı düzeni suçlasak kavramayana anlatsak , uzlaşsak ve ilişkileri kurtarmaya çalışsak hiç mi birşey değişmez ?Aslında anlatmak istediğim şu.Bizim yaratılış sebebimiz bile Adem ile Havva iken ve aşk bu kadar eski bu kadar keyifli iken Leyla ile Mecnun , Ferhat ile Şirinlerle büyütülmüş bir nesil iken nasıl olurda sırf birileri duysun birileri görsün birileri tatmin olsun diye aşk'ı bu kadar yozlaştırabiliriz ?Gerçekten bugün Facebook ve twitter sayesinde binlerce mutsuz insan görüyoruz mutsuz ve aşksız ama ne zaman yeniden aşk'ı yakalasa aynı hatayı yapan insanlar görüyoruz.Aşk hakkında fazla düşünmem ama insanların aşk hakkında düşündüklerini düşünürüm.Filmlerde ki aşk'ı gerçekten yaşamak istiyorsanız filmlerde ki gibi yapın başkaları üzülmesin başkaları kötü düşünmesin diye ertelemeyin vazgeçmeyin.
Bana gelince Ruh eşim'e inanıyormuyum ?