İki kuş gördüm az önce yol kenarına beraber kondular hararetli bir şekilde muhabbet ettiler sonra birbirlerini öptüler tatlı telaşlı bir öpüş geldikleri gibi beraber uçup gittiler bugün iki kuş gördüm ben.
İnsanların başaramadığını başaran iki küçük kuş neden insanım diye sorgulatan iki minik canlı evet diyeceklerim bu kadar..
30 Mayıs 2013 Perşembe
10 Mayıs 2013 Cuma
Ümit Yaşar Oğuzcan'a Saygılar Kuşağı..
Senden hiç ayrılmamak vardı , zamanı durdurmak.Bütün saatleri parçalamak vardı.İsyan içindeyim neydi bu çaresizlik? Bizi çepeçevre saran bu dört duvar neydi ? Bir ara tanrıyı düşündüm , peygamberleri , dinleri , kitapları düşündüm.Boş inançlarımız mıydı çaresizliği yaratan? o bizim eserimiz miydi ? Öyleyse neden bizden büyüktü , güçlüydü ? Bunca yıl neyi aramış , kimi özlemiştim ?Madem ki benim olmayacaktın neden seni karşıma çıkardılar ? Kim yaptı bunu ? bu kötülükler kimin eseri ? Tanrının işi yok da bizi mi görsün ? öyleyse kime inanacağız ? o kitaplar ki sabırdan bahsediyor.Ama ne kadar ? nereye kadar ? o dinler ki duadan bahsediyor.Kime niçin ve ne zaman? o peygamberler hiç sevmediler mi ? Ben sana inanıyorum kitaplara değil.Ben seni istiyorum dua değil , sabır değil.
Artık gideceksin biliyorum , vakit geç oldu.Yatakta izin kalacak , havada kokun ve yastığın üzerinde bir iki tel saçlarından.Telaş içinde giyinmeye başlayacaksın ( çoraplarında eğrilik var ) diyeceğim , düzelteceksin.Dudaklarını boyarken eğilip ensenden öpeceğim için sevgiyle dolacak gözlerin ışıl ışıl ( üzülme üzülme diyeceksin yine geleceğim ) ya gelmezsen ? hayır hayır geleceğine inanıyorum , yine gideceğini bilmek kötü.Dayanılmaz bir şey bu hatırlıyorum ; elini uzattın ( hoşcakal ) dedin ve gittin.Gözden kayboluncaya kadar baktım arkandan , sonra kapıyı kapattım , bir başka kapı açıldı yalnızlığa.
Yürüyemiyordum , oturamıyordum , yattım uyuyamadım.Sanki yerçekiminden kurtulmuştum , boşluktaydım , ağırlığım kalmamıştı , elimde tam nabzımın üzerinde bir saat işliyordu her şeyden habersiz.Çıkardım duvara çarptım parçalandı ve durdu.Fakat sadece saatin sesiydi kaybolan , yoksa zaman ilerliyordu..